We are recruiting local coordinators
İklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için popülasyonların ve türlerin doğal sınırlarının dışına insan desteği ile göç ettirilmesidir. İklim değiştiğinde türlerin hayatta kalmak için çok az seçeneği vardır: ya yeni çevre koşullarına uyum sağlarlar ya da uygun koşullara sahip bir bölgeye göç ederler. Ağaçlar göçe uyum sağlama kapasitesine sahiptir ancak uyum süresi birkaç nesile (yüzyıllardan binyıllara) kadar uzayabilir. İklim değişikliği ile ağaçların adaptasyonu ve/veya göçü arasındaki uyuşmazlığın, orman büyümesi ve kompozisyonu üzerinde muazzam etkilere sahip olacağı düşünülmektedir. Destekli göç, ağaçların değişen çevreye ayak uydurmasına yardımcı olmakla beraber çeşitli ekonomik, ekolojik ve sosyal hedefleri yerine getirir. Örneğin, bazı kritik bölgelerde kuraklığa karşı hassas olan Avrupa kayınının (Fagus sylvatica L.) yerini alması için doğu kayını (Fagus sylvatica subsp. orientalis (Lipsky) Greut. & Burd) önerilmiştir. Doğu kayını ile ilgili araştırmamıza buradan ve buradan göz atabilirsiniz.
Ana ağaca göre ayırt edilmeden yapılan tohum toplama işlemidir. Bu işlem tohum partilerinin genetik çeşitliliğini garanti ettiğinden bir çok fidanlık ve orman kurumu için yaygın bir uygulamadır. Kayın ağacı için genellikle ormanın zeminine bir çarşaf serilir ve üzerine düşen tohumlar toplanır. Dalların ipler, kancalar veya benzer aletler ile yerden veya tırmanıcılar tarafından elle sallanması, olgun ve dağılmaya hazır meyveleri serbest bırakmak için yeterli etkiyi sağlar. Göknar ağacının tohumlarını toplamak için ağaçlara tırmanılması gerekse de, farklı ana ağaçların kozalakları birbirine karışır. Farklı türlerin tohumları kolaylıkla ayırt edilebilir ancak hibrit varlığı durumunda ayırt etme işlemi sorunlu hale gelebilir.
Tohumların doğrudan yetişkin bireylere dönüşecekleri yere ekilme sürecidir. Bu uygulama, yaygın olarak kullanılan fidanlıkta yetiştirilen fidanların fidanlıktan nihai bölgeye nakledildiği en yaygın fidan dikim uygulamasından farklıdır. Doğrudan tohumlama, tohumların uygun toprak hazırlığı yapıldıktan sonra insan yardımı ile toprağa yerleştirilmesi faktörü bir kenara bırakılırsa doğal rejenerasyonu andıran ve doğada gerçekleşene daha yakın bir uygulamadır. Doğrudan tohumlamanın, fide dikimine göre birçok avantajı vardır:
Fidanlıklarda fidan yetiştirilmeyeceği için daha az maliyetlidir.
Fide söküm ve dikim süreçlerinden geçmeyeceği için kök gelişimi etkilenmez.
Transplantasyon şokunu önler.
Fidenin saha koşullarına optimal adaptasyonunu teşvik eder.
Her tür, gelişimi ve büyümesi, üremesi, hastalıklara yatkınlığı ve çevresel değişiklikler gibi farklı karakterlerinin ifadesinden sorumlu benzersiz bir DNA koduna sahip bireylerden oluşur. Kendi aralarında çiftleşen bireylerin oluşturduğu kümeye popülasyon denir. Daha yaygın bir kullanımla söylemek gerekirse, yönetilmeyen bir orman meşceresi popülasyon olarak kabul edilebilir. Bir popülasyonun genetik çeşitliliği, DNA'ları açısından üyeleri arasındaki çeşitliliğin bir özetidir. Çoğu zaman, bireylerin tüm DNA dizisini gözlemleyemeyiz (çünkü bu diziler çok uzun ve "okunması" çok maliyetlidir), bunun yerine genetik çeşitlilik genetik belirteçler kullanılarak hesaplanır. Genetik belirteçler, çok sayıda birey için kolayca elde edilebilen DNA'nın kısa parçalarıdır.
Mikro bahçe yaklaşımı türlerin, kökenlerin ve ana ağaçların değerlendirilmesi için MyGardenOfTrees tarafından önerilmiştir. Bu yaklaşım, birkaç büyük test sitesi kullanmak yerine yüzlerce küçük test sitesi kullandığından dolayı dağıtılmış orijin denemesi olarak kabul edilebilir. Bu yaklaşımın ana avantajı, birçok orijin (genetik köken) ve saha koşulları (çevre) kombinasyonunun test edilebilmesidir. Orijinlerin performansı çok çeşitli ortamlarda değerlendirildiğinden, bulgular geniş mekansal ölçeklere aktarılabilir.
Genetik Kaynaklara Erişim ve Kullanımlarından Doğan Faydaların Adil ve Eşit Paylaşımına İlişkin Nagoya Protokolü (ABS), Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesine, Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesine ek bir anlaşmadır.
Nagoya Protokolü (1) genetik kaynaklara erişim sürecini (örneğin, sağlayıcı ülkelerdeki bitkiler, hayvanlar ve diğer organizmalardan elde edilen genetik materyale şirketler ve araştırma kurumlarının erişimini sağlar) ve (2) elde edilen faydaların adil ve eşit paylaşımını düzenler.
ABS ile ilgili Nagoya Protokolü 29 Ekim 2010'da Japonya'nın Nagoya kentinde kabul edilmiş ve 12 Ekim 2014'te yürürlüğe girmiştir. Protokolle ilgili detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz
Orijin denemeleri, ortak bir alanda farklı tohum kökenlerinin büyümesini karşılaştıran ağaçların ekim deneyleridir. Orijin, belirli bir coğrafi konumdan gelen bir ağaç popülasyonunu ifade eder. Bu denemeler, ağaçların bulundukları bölgede çevre koşullarına uyum sağlayıp sağlamadığını göstermek için kullanılmaktadır. Bununla birlikte, bu denemeler her bir orijini yalnızca bir veya en fazla birkaç merkezde test ettiğinden, bulgular orijin araştırmasının yapıldığı yerden başka yerlere aktarılamaz.
Ana ağaçların kimliğini koruyarak tohum yapılan toplama sürecidir. Tohumlar ana ağacın kimliğinin korunmasını sağlamak için türe bağlı olarak tırmanışçılar tarafından veya sürgün dalları kullanılarak doğrudan taçtan toplanır. Bu uygulama, bireyler arasındaki farklılıkları incelemeye izin verdiğinden bilim insanlarının tercih ettiği uygulamadır. Bunun nedeni ise, her bir fidenin ana ağacının bilinmesinin kalıtım olarak adlandırılan genetik faktörlere bağlı olan karakter varyasyonunun tahminine izin vermesidir. Tek ağaç tohum toplama özellikle geniş yapraklar için genellikle toplu tohum toplamadan daha fazla çaba gerektirir. Kozalaklı ağaçlar için toplama zaten tek ağaçtan yapılır.